DİĞER
“Ataç’ın 'edebiyat teorisi'yle sistemli bir ilişkisi yoktur. Belirli bir edebiyat ekolüne bağlı kalmak yerine çoğunlukla sezgilerine, öznel yargılarına, zevklerine; okuduğu kitaplardan, dinlediği müziklerden oluşturduğu sanat 'telakki'sine güvenir. Kendi döneminin modalarına, sanat alanındaki egemen yargılara cesurca karşı çıkıp Divan Edebiyatı’nı, alaturka musikiyi Türk kültür hayatından aforoz edildikleri 1930’lu yıllarda sahiplenmiştir.”
Tuncay Birkan: Muharrirlerimiz esasen “kadın ve vatan aşkı” dairesine sıkışmış, hep küçük meselelerle uğraşan bir edebiyattan büyük, Fazıl Ahmet’in deyişiyle “engin” meseleleri olan bir edebiyata geçmeyi bekliyorlar
“Siz halka doğru inecekmişsiniz, demek kendinizi halktan pek yüksek buluyorsunuz, lütfen eğileceksiniz ona doğru!... Bizler halktan yüksek değiliz, bir Türk toplumu var, onun içindeyiz, biz de halktanız...”
Montaigne ciltlerce deneme yazmış da Sabahattin Eyuboğlu’nun yetmiş beş yıl önce seçip, derleyip çevirdiği kitap (tek cilt) bizde deyim yerindeyse denemenin “kutsal kitabı” olmuş
Peyami Safa’nın binlerce yazısının kaderi ne olacak? Dağlarca’nın aforizma-deneme arası metinleriyle ilgilenecek biri çıkacak mı? Reşat Ekrem Koçu’nun yüzlerce yazısı gölgede mi kalacak? Nurullah Ataç’ın yazdığı birçok yazı neden kitaplarına girmedi?
Deneme devrimci bir türdür. Deneyebilmek özgüven, cesaret gerektirir. Şiirde Nâzım Hikmet, öyküde Sait Faik, romanda Yaşar Kemal, denemede Nurullah Ataç büyük öncülerdir. Hepsi denemiştir
Deneme, bize, tek doğrunun ne olduğunu dayatanlara, hakikat yolunu emredenlere direniş kapısını açan, hayatın sandığımızdan daha karmaşık olduğunu söyleme hakkını veren bir tür...
Enis Batur, Nilüfer Kuyaş ve Emre Ayvaz K24’ün Şubat ayı dosyası “Deneme” için bir araya geldi ve deneme üzerine konuştu...
Nurullah Ataç, 14 Mayıs 1938 günü Akşam gazetesinde yayımlanan ve hiçbir kitabına girmemiş “Âdilik” başlıklı yazısında edebiyat dili-argo ilişkisinden, Osman Cemal Kaygılı’dan ve, dikkat, Céline’den bahsediyor
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık